3 Mayıs 2010 Pazartesi


Hayat benim kontrolümde,karşıma çıkan yol ayrımlarında verdiğim kararlarla kendi yönümü tayin ediyorum Kader, alın yazısı sözcükleri bir yana her şey benim... benim elimde duygusunu yaşıyorum.
Ben beni düşünmezsem kim beni düşünecekki?
Şans diyorlar bazen adına benim hayatım ve onunla ilgili olan seçenekler bir rulet topuna asla bağlı olamaz. Elbette aldığım her kararın yaptığım tüm hareketlerin bir sonucu vardır. Ancak ben zaten ihtimalleri göz önüne alıp bu doğrultuda ilerliyorum. Değişime açık değilim. Bunu ilerlememek anlamında söylemiyorum. Bazı kurallarım var. Evimden ailemden gelen oturmuş, alışık olduğum adetlerimi arkamda bırakmak zor geliyor. Bu yer ev olsun, iş olsun, onların verdiği bir alışkanlık, düzen ve rahatlığı var ki onların değişmesine izin vermiyorum. Bütün bunlar beni ben yapan beni bir yere bağlayan köklerimdir. Sanki değişirlerse daha iyiye gitmek yerine kötü olacak hissini taşıyorum. Tırnklarımla ellerimle sıkı sıkıya geçmişime örf ve adetlerime, bildiğim tüm doğrulara sahip çıkıp onları sonuna kadar kayıtsız şartsız sorgulamadan uygulamaya gayret ediyorum. İnandığım konular hakkında aksi bir fikir duyduğumda onları anlamaya çalışmak yerine kendi fikrimi diğer kişiye kabul ettirmek için uğraşıyorum. Sanki benim fikirlerim doğru onun aksi olan her fikir yanlıştır gibi. Aslına bakarsanız kendimi açık fikirli olarak görüyorum. Benimle hem fikir olan insanlara açık olduğumu biliyorum!! Haksızmıyım???

4 yorum:

ruhumun pusulası dedi ki...

Bence o örf, adet ve kuralları sorguluyorsun çünkü bu yazı zaten o sorgulamanın başlangıcı...

tozlu sandık dedi ki...

yine ikilemlere düşme durumları desene....

Unknown dedi ki...

Kendi doğrularının peşinden gitmen son derece sağlıklı. Uzun vadede kültür bu şekilde bir standart belirler. Aksi durum hızın ve modernizmin etkisi ile bir erezyona uğramaya mahkumdur.

tozlu sandık dedi ki...

Sevgili Hacivat... Öyle bir zaman oluyor ki insanın kendi doğruları; asıl düşmanları olarak karşımıza çıkıyor...